Türk kadınının en büyük sorunlarından biri olan kocan varsa varsın yoksa yoksun yada 30lu yaşlara gelip hala evlenememiş kadınların evde kalmış etiketi bu kitapta mükemmel bir şekilde işleniyor.
Kitabın ana karakteri olan Efsun 30lu yaşlara gelmiş ve halen evlenememiş biridir. Kendinden yaşça küçük kuzeninin de evlenme hazırlıklarına başlaması ile kendi aşk hayatını sorgulamaya başlıyor ve koca arayışları içine giriyor. Buna mahalle baskısı da diyebilirsiniz yada her gittiğiniz misafirlikte yada düğünde o yaşta bekar bir kıza koca bulma muhabbetleri de diyebilirsiniz.
Efsun’un hayatında sevgilileri olmuştur. Ya evlenilemeyecek kadar kapa yada kendi deyimi ile hanzo yada kendisin aldatmış kişilerdir. Koca arayışına girince de hem komik hem de depresif olaylar geliyor başına. Tabi burada çevresindeki herkesin mükemmel bir sevgili yada evlilik uzmanı olmasının etkisi büyük. Herkes her şeyi en iyi bildiği için başlıyor tavsiyeler vermeye. Tabi olan Efsun’a oluyor.
Kocan Kadar Konuş aslında Türkiye’de her kızın başına gelen bir evliliğe yönlendirme macerası diyebiliriz. Sanki Türkiye’de gizli bir güç kızları evlendirmek için var ve herkes bu gücün kontrolü altına girmiş bekar bir kız görünce başlıyorlar evlilik muhabbetlerine. Bu da ister istemez kızlar üzerinde bir baskı yaratıyor. Sonucu da kitaptaki gibi oluyor. Yani bir anlamda Şebnem Burcuoğlu Türk kızlarının sorunlarından bir tanesini hem komik hem de bunalım öğelerini de ekleyerek okurlarına sunmuş.
**********
Efsun İzmirli bir ailenin en büyük kızıdır. Annesi Gönül, babası Oktay ve kardeşleri Ceren ve Tuğçe ile birlikte küçük yaşlarda İstanbul’a gelmişler ve orada yaşamaya başlamışlardır. Aynı apartmanda anneannesi Peyker, teyzesi Nur ve kızları Merve ve Alara, anneannesinin ikiz kardeşleri Üresin ve Türesin de oturmaktadır. Efsun’un ailesindeki tüm bu kadınların ortak özelliği Efsun’a evlenmesi için baskı yapmalarıdır. Efsun 30 yaşına gelmiş ama hala bekâr olduğu için onların gözünde artık evde kalmıştır ve hayırlı bir kısmet bulabilmek için daha fazla gecikmemelidir. Kendinden küçük olan kardeşleri bile ona bu konuda öğüt verirler.
Efsun ise bekâr halinden memnundur. Bir yayınevinde çalışır ve tüm zamanını kitaplarla birlikte geçirir. Başucu kitabı ise Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna adlı eseridir. Sabahattin Ali ile hayali bir arkadaşlığı vardır. Birkaç erkek arkadaşı olmuş ama hepsi Efsun’u aldatmış ve aldattıkları kızlarla da evlenmişlerdir. Efsun erkeklere evlilik bakısı yapmadığı için kimsenin kendisiyle birlikte olmak istemediğini düşünür. Zaten onun aklı hala lise 1’de tanıştığı ve 14 yıl önce ayrılmak zorunda kaldığı Sinan’dadır. Lise 1’den sonra Sinan İsviçre’ye gitmiş ama Efsun ona gitme bile dememiştir. İkisi de birbirini sevdiği halde bunu birbirlerine söylememişlerdir. Sinan gittikten sonra Efsun’a bir süre mektup yazar ama Efsun bunların hiçbirine cevap vermez. Bu yüzden Sinan’da mektup yazmayı bırakmıştır.
Efsun son sevgilisi Timur’la da ayrılınca annesi ve kardeşleri duruma el koyar ve Efsun’u değişmeye ikna ederler. Efsun’un kuzeni olan 23 yaşındaki Merve’nin de evleneceğini duyunca ikna olması kolay olur. Kardeşleriyle birlikte kuaföre gider, kendine yeni kıyafetler alır, tarzını değiştirir. Bir gece kardeşleri ve onların arkadaşlarıyla eğlenmeye çıkar. Alkole alışık olmayan Efsun kardeşlerinin zorlamasıyla fazla içer ve sarhoş olur. Lavaboya gidip geldiğinde kendi locasını bulamaz ve bulduğu ilk locaya oturur. Patlayan flaşlarla kendine gelir ve oturduğu locada Serdar Ortaç’ın olduğunu fark eder. Çok geçmeden internette haberleri görür. Kendisi ile Serdar Ortaç’ın evlilik haberleri yapılmaya başlamıştır bile. Patlayan flaşlardan sonra karşısında bir yüz belirir. Bu 14 yıl önce gördüğü Sinan’dan başkası değildir.
Efsun sabah uyandığında hiçbir şey hatırlamaz. Kendinde bazı değişiklikler olduğunu fark eder. Gece olanları öğrendiğinde ise Sinan’dan çok utanır, kendini nasıl kaybettiğini neden bu kadar çok içtiğini anlayamaz.
Sinan’ı gördükten sonra Efsun başka bir kişiliğe bürünmüştür. Bu kez de Sinan’ı elinden kaçırmak istemez. Annesinin, anneannesinin ve kardeşlerinin dediklerini yapmaya başlar. Sinan’ın evlilik ve gelecek ile ilgili planlarını öğrenmeye çalışır. Mesajlarına çok geç cevap verir, sürekli trip yapar. Ama Efsun’un bu yaptıkları Sinan’ın hiç hoşuna gitmez, onun hatırladığı ve sevdiği Efsun çok farklı birisidir. Efsun’a da değiştiğini söyler ama Efsun bunu hiç kabullenmez. Sinan Efsun’dan giderek uzaklaşmaya başlar.
Efsun’un kuzeni Merve’nin düğün günü gelir. Anneanne Peyker, Sinan’ı da düğüne çağırır. Sinan düğüne Efsun tarafından çağrılmadığı için biraz kırgındır. Düğünde yaşanan bazı tatsızlıklar olur ama sonunda nikâh kıyılır. Düğün sonunda Merve gelin çiçeğini atarken Efsun bu evlilik işine kendini fazla kaptırır ve çiçeği kapmak için büyük bir çaba harcar. Çiçeği almak isterken yere düşer. Bunu gören Sinan’ın artık sabrı taşar ve Efsun’u terk eder.
Sinan’la ayrıldıktan sonra Efsun büyük bir boşluğa düşer. Yaptığı hiçbir şeyin artık anlamı kalmamıştır. Barışabilmek için kardeşlerinin sosyal medya üzerinden yapması gerekenler listesi hiçbir işe yaramaz. Sonunda dayanamayan Efsun Sinan’ın evine gider ve Sinan’la yüzleşir. Ona yaptıklarının nedenini anlatır. Sinan Efsun’un söylediklerini çok umursamaz. Onu eve gitmesi için apartmanın girişine indirirken Efsun artık daha fazla dayanamayıp Sinan’ın ve kendisinin hayatını değiştirecek o cümleyi söyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder